Son zamanlarda, giderek daha sık bu kelimeyi dysbiosis duyuyoruz. Rusya'daki doktorların açıkladığı gibi, disbiyoz, bağırsakların işlev bozukluğunu oluşturan iyi ve kötü bakteri dengesindeki bir dengesizliktir. Ama en şaşırtıcı şey, her 5 bebeğe bu teşhisi koymamıza rağmen, Avrupa'da böyle bir hastalığı duymamış olmalarıdır.
Bir bebek bu dünyaya steril bir organizma ile doğar, çevremize alışır. Doğumdan sonra kötü bakteriler bebeğin bağırsaklarına sıklıkla kolostrum ile girer ve bir dengesizlik oluşur. Bu nedenle bir yaşın altındaki çocuklarda sıklıkla kabızlık olur.
Bebeğin vücudu anne sütünü tüm eser elementlere ayıramaz. Ancak, antibiyotik alımı, doğum yaralanmaları, yanıklar vb.
Bebeğe nasıl yardım edeceğimizi bulmaya çalışalım. Bu nedenle, bebeğinizin iki günden fazla bir süredir tuvalete gitmediğini fark ederseniz harekete geçin.
İlk ve en zararsız yol, bebeğe kuru erik, balkabağı, kabak püresi vermektir. Ancak patates püresi sadece 4 aydan itibaren verilebilir, bebek daha küçükse, anne bu ürünleri yiyebilir ve bebeğini anne sütü ile besleyebilir.
Bu işe yaramazsa, ikinci yönteme gidin. Eczane bebekler için gliserin fitilleri satar, etkileri 15-20 dakika sonra görülür. Neden lavman değil de mumlar? Mumlar zararsızdır, ancak lavman bağırsak mikroflorasını yıkar. Yukarıdaki yöntemler yardımcı olmadıysa, doktorunuza başvurun.
Ayrıca, disbiyoz belirtileri bebekte yeşil dışkı, şişkinlik, kolik ve kusma olabilir, bu belirtiler anne için ilk zili verir. Bebek aç olmasına rağmen anne sütünü bile reddedebilir. Kolikten burkulduğu için kıpırdamadan yalan söyleyemez.
Bu durumda, yukarıda belirtilen hastalık şüpheleri hakkında derhal doktora bilgi vermelisiniz. Çocuk doktoru test yaptırmanızı isteyecektir. Korkularınız doğrulanırsa, doktor bir tedavi yöntemi önerecektir. Büyük olasılıkla bunlar, bağırsakların dengesini geri kazanmaya yardımcı olacak biyofajlar olacaktır.
En önemli şey bebeğin temizliğini, beslenmesini ve sağlığını izlemektir. Sonuçta, biz anneyiz!